dripling

nba all – star 2009 smaç yarışmasına katılacaklar belli oldu. ‘ süpermen ‘ howard, nate robinson ve rudy gay. bu oyuncuların yanı sıra bir oyuncu da oylamayla belirlenip yarışmaya dahil olacak. oylamanın adayları da joe alexander, russell westbrook ve rudy fernandez. benim hem oylamadaki hem de yarışmadaki favorim ispanyol rudy fernandez. badalona’da oynarken vurduğu çok şık smaçlar hafızalarda. olimpiyatlarda ispanya – abd maçında howard’ın üzerinden vurduğu smaç da muhteşemdi.

robinson ve gay’de nba’in önemli smaççılarından. boyu robinson’u bir adım öne çıkartmıştı 2006’da kazandığı yarışmada. o yarışmada iguodala’nın pota arkasından vurduğu inanılmaz smaç’ta güme gitmişti. gay’in de kazanma şansı var tabi. bu yıl çok çekişmeli ve zevkli bir smaç yarışması olacağını düşünüyorum. zaten all – star etkinliklerinin en zevk aldığım kısmı bu smaç yarışmaları.

buradan üye olup smaç yarışmasında yarışacak son oyuncuya oy verebilirsiniz

phoenix suns’ın san antonio spurs’e 91 – 90 yenildiği maçta bench’inden aldığı skor katkısı. rakamla da yazayım, 2.

• guano apes – big in japan
• nekropsi – papa
• üçnoktabir – bahçe
• ayyuka – toz bulutu
• bjork – unreval
• guns n’ roses – don’t cry
• gevende – nayu
• arctic monkeys – 505

bu sezon başı gelmişti galatasaray’a. geldiğinde kimsenin güveni yoktu ona.yapılan transferlerden sonra bütçe strickland’a yetiyordu muhtemelen. alpella’daki skorer kimliği de murat özyer’in onu tercih etme sebeplerinden biri oldu. gurovic, zizic gibi yıldız oyuncuların yanında gelmesi bi dezavantaj oldu muhakkak onun için. rotasyonun çok daraldığı, sakatların çok olduğu bir dönemde bile fırsat değerlendirip kendini gösteremedi. avrupadaki başarısızlıkta eklenince, bir oyun kurucu daha geldi takıma, rashid atkins. haliyle strickland’a da yol göründü. kiralık olarak casa ted kolejliler’de görev yapacak artık. başarılar diliyorum bundan sonraki kariyerinde marshall’a.

apertura 2008’in şampiyonu finalde tigre’yi yenen boca juniors oldu. 1-0 yenilse dahi şampiyon olabilecek bir konumda çıktı sahaya boca. 2-0’da değişiyordu durumlar tabi. son dakikalara da 1-0 tigre üstünlüğüyle girilince heyecanın üst seviyede olduğu bir maç izledik. boca kalecisi hernan garcia yediği golden sonra oyundan alındı ve yerine ilk defa takımının formasını giyen ayala girdi. 2. golü yeseydi boca garip bi’ durum ortaya çıkacaktı. son düdüğe kadar kovaladı tigre fakat olmadı. neticede kazanan boca oldu ve muhteşem tribünlerin kutlamalarına şahit olmuş olduk bizlerde. seviyorum bu arjantinlileri ben, tribününden futbolcusuna hepsi  sempatik geliyor gözüme. futsalcı brezilyalılardan iyilerdir en azından. ntvspor’a da bu önemli ve heyecanlı şampiyonluk maçını izleme fırsatı sunduğu için teşekkür etmek gerek.

yeri gelmişken eklemek istiyorum; bu palacio’nun saçlarından nefret ediyorum arkadaş ben. çekip koparasım var.

önemsemiyorum her an uyuyacakmış gibi bir ifadeyle sahaya çıkmasını, nba’de en sevdiğim basketbolcu t-mac. ilk defa nba’den bir oyuncunun formasını alırken hiç düşünmeden mcgrady’i tercih etmiştim. çoğu kişinin hayranı olduğu kobe’den daha iyi olduğunu  iddia etmiyorum fakat kobe’de ki iticilik t-mac’te yok bana göre. izleyebildiğim all – star maçlarının en iyi hareketini yaptı bu adam. üç çeyrekte 52 sayı atması, 35 saniyeye 13 sayı sığdırıp maç kazandırması normal olmadığının kanıtı. şu an kendini kanıtlamasına da gerek yok açıkçası. fakat o şampiyonluk yüzüğünü takmasını çok isterim. üstelik çinliyi ve takımı rockets’i pek tutmasamda. yavaş yavaş şampiyonluğa oynayan takımlar arasına girdiler. ilk turun ötesini göremeyen bir adam t-mac. bu sene görür umarım. bundan sonra çok geç olabilir. yaşı ve sakatlıkarı onu ilerisi için rahatsız eden detaylar. bu sene o sene olsun houston rockets için ve tracy mcgrady için.

* t-mac sakatlık sonrası geri döndü. hem de triple double ile. 20 sayı – 14 ribaund – 10 asist

wade çaylak oj mayo’yu pazara yollarken.

ingiltere : anelka 13 gol

ispanya : eto’o 14 gol

italya : milito 12 gol

almanya : ibisevic 18 gol

fransa : hoarau 10 gol

türkiye : baros, mehmet yıldız 11 gol

tempolu, heyecanı yüksek bi’ maç oldu suttgart-bayern münich maçı. ilk yarının sonunda öne geçen  taraf stuttgart oldu. ardından ikinci yarının başında ve ortalarında iki gol bulan bayern skor avantajını yakalayan ekipti. maç bu dakikadan sonra başladı desek pek yanlış olmaz. çok istekli oynadı stuttgart ve rakibin onkişi kalmasından sonra iyice yüklendiler. tabelada 85 yazıyordu ve lehmann korner için rakip yarı sahaya gitmişti. daha uzatmalarla beraber 7-8 dakikalık bir zaman varken neden kaleci ileri çıkar pek anlamadım fakat uzatma dakikalarında stuttgart’ın khedira’yla bulduğu enfes golde lehmann’ın da katkısı olduğunu söyleyebiliriz. en azından ortalığı karıştırdı adam. 2-2 bile hakkı değildi bence bayern’in. maçı hakeden taraf stuttgart’dı. neyse bu son dakika golü de acıtmıştır bayern münich’lileri. yarın da hoffenheim’ın galip gelirse çok güzel olucak.

muhakkak herkesin gönlünden geçen kadrolar vardır. benimkisi şöyle;

burada kobe’nin yerine ellis’in olması taraflı bi’ bakış açısı tabi. ilk beş’lerin dışında bu sene performanslarıyla all-star’ı hakeden,en azından aday olabilecek oyuncular da var. devin harris, brandon roy, andris biendris, danny granger, oj mayo, joe johnson, lamarcus aldridge gibi.

nba’de sempati duyduğum takımlardan bi’ tanesi suns. bu sempatim marion-shaq gibi garip bir takas sonrası sarsılmıştı açıkçası. playoff’larda ki san antonio hezimetlerinden dolayı takımı bozup shaq’ı getirmişlerdi. değer miydi buna? orasını bilemem fakat pek karlı bir takas olduğunu düşünmüyorumshaq’ın hala. bench’in de zayıflığı su götürmez bir gerçek olunca bu sezonun böyle gitmeyeceğini düşündü herhalde kerr. evet richardson gibi bir atletik skorer’e ihtiyaç vardı, evet performansı oldukça düşen diaw ve gittikçe yaşlanan bell iyi bir karşılıkla gözden çıkarılabilirdi. fakat bu takasın  olumsuz yönleri de var. suns gibi oldukça zayıf bir savunma takımında raja bell çok önemli bir savunmacıydı. bunun yanında zayıf dediğimiz bench’e bakınca neredeyse yedek uzun kalmadığını görüyoruz. iyi bir bench’iniz yoksa play off’da işiniz çok zor demektir. bunu bilmeyen yoktur herhalde.

suns’ı d’antoni ve onun oynattığı güzel basketbolla hatırlamak şu an için daha iyi bir seçenek. san antonio engeline takılmış olsa da o takımı her zaman için şu an ki takıma tercih ederim ben.

real madrid’i deplasmanda 4-3 mağlup etmeyi başardı sevilla. ilk öne geçen taraf onlardı. ardından beraberlik geldi ve ilk yarı bitmeden tekrar sevilla sahnedeydi, 1-3. ikinci yarı muhteşem bir maç izledik gerçekten. iki kalede de pozisyonlar oldu. real madrid ard arda 2 gol atarak 3-3 yaptı skoru ama son sözü sevilla’dan renato söyledi ve schuster’e yol göründü galiba. beyaz mendiller de havadaydı barnebau’da.

günün diğer düellosu da ingilteredeydi. eveton – aston villa maçında daha ilk dakikada buldu golü villa. golcü defans lescott eşitliği sağladı. ikinci yarının başlarında a. young 2-1 yaptı skoru. son dakikada ise olağandışı şeyler oldu. duraklamalarda lescott’ la eşitliği yakalayan everton ashley young’un muhteşem golüne engel olamadı ve son dakikada gol bulmasına rağmen sahadan 3-2 mağlup ayrıldı.